top of page

Evde çalışmak...

Kimileri için çok kolay ve verimli olan evde çalışma hali hiç bana göre değil. Belki şirkette olduğum zamanlar kadar çok bölünmeyip bazı işleri tamamlayabiliyorum ama evde çalışmayı sevmiyorum.

Bugün evde çalışmak zorundaydım ve gün hala bitmedi… Şirkette olunca güne başlamam ve bitirmem bir oluyor. Öğlen gelip “Hadi yemek yemiyor muyuz?” diyenlere şaşkınlıkla bakan ben, akşam mesai bittiğinde masalarından kalkan insanlara nereye yahu diyebilen ben evde olunca zaman geçmiyor.

Evimi çok seviyorum, evde olmaktan çok keyif alıyorum ama çalışmak çok zor geliyor. Önce çalışma odamda başlıyorum, olmuyor salona geçiyorum, o da olmuyor bahçeye taşınıyorum. Sonuç olarak evde çalışmak bana göre değil.

Ben insan odaklı biriyim. Yanımda insanlar olmayınca, onlardan enerji almayınca motive olamıyorum. Ne yaptığım işten keyif alıyorum, ne verimli olabiliyorum, ne de mutlu olabiliyorum.

Ben sadece para kazanmak için çalışabilecek birisi değilim. Mutlu olmam lazım, keyif almam lazım. Altımda şortum, şıpıdık terliklerim, yanımda köpeklerim, sessiz ve sakin ama mutlu değil... Bilgisayar bana bakıyor ben bilgisayara. Mailler geliyor, ben kaçıyorum. Telefonum çalıyor tansiyonum çıkıyor.

Sonuçta evde çalışmak bana yaramıyor. Üstelik tüm düzenim bozuluyor. Tiroit ve antidepresan ilaçlarımı almadığımı saat 17.00 de fark ediyorum. Saat kavramımı yitiriyorum. Sürekli televizyonda yemek programı seyredip, vejetaryen olarak can çekişiyorum. Adına kadın programı denilen ama kadınlara yönelik olduğuna ikna edilmem gereken bir sürü program seyrediyorum.

Üstelik, çok yaygın olarak home office çalışanlar var. Onları hiç anlayamıyorum. (Sorun ben de olabilir)

Bana insan lazım… İnsan olacak, insanın olduğu yerde sorun olacak… Sorun varsa zaten ben ordayımdır ve çalıyorumdur… İşin şakası bir yana cidden ben sadece insanların varlığıyla motive oluyorum ve çalışabiliyorum.

Yarın sabah şirkete gideceğim ve çok mutluyum...


bottom of page