top of page

İtiraf ediyorum: Bağımlıyım…

Zararlı sonuçlarına rağmen bir davranışı ısrarla sürdürme haline bağımlılık deniyormuş. İtiraf ediyorum; ben bir sosyal medya bağımlısıyım…

Son dönemde hem işim hem de özel hayatım için ciddi bir zaman yönetimi sorunu yaşıyorum. Planladığım, yapmam gereken, olmazsa olmazlarım bile sekteye uğramaya başladı. Klasik bir zaman yönetimi formülü olarak gün içinde yaptıklarımı ve ne kadar zaman ayırdığımı yazmaya başladım.

Sabah telefonun alarmı 6.30 da çalıyor, gözümü açıyorum ve önce alarmı susturuyorum sonra facebook, twitter, instagram, swarm, Google+ , derken saat 7.40 dan önce yataktan çıkamıyorum. Devamında klasik sabah rutinleri duş, diş fırçalama, makyaj, kıyafet seçimi en fazla 40 dakikamı alıyor. Zamanı iyi yönetmek istiyorum diye ölçüyorum. İşe giderken arabayı eşim kullanıyorsa yol boyunca yine sosyal medya… Arabayı ben kullanıyorsam ilk trafik ışıkları ve trafik sıkışıklığı sosyal medya… Arabadan indim şirkete çıkarken asansörde sosyal medya… Şirkete girdim kahvaltı süresince sosyal medya… Toplantı araları, mail araları, rapor araları sosyal medya… Yemekhanede yemek yerken sosyal medya… Dahası evde eşimle film seyrederken bile sosyal medyadan ayrı kalamadığımı fark ettim. Tam olarak doğru ölçememiş olabilirim ama günde yaklaşık 5 saatim sosyal medyada geçiyor…

Biliyorum tablo çok acı ama dönün ve kendinize bakın, inanın düşündüğünüzden daha fazla olabilir…

Bu sayede zaman yönetimi sorunumu tespit etmiş oldum. Geçtiğimiz bayram süresince 3 gün kendime sosyal medya yasağı koydum. Yapabilir miyim emin değildim, hatta etrafımda yapamazsın diyenler oldu ama yaptım…

3 gün sosyal medya hesaplarıma bakmadan yaşadım, hatta facebook hesabımı dondurdum. İnanın, düşünüldüğü kadar kolay değil. Çünkü sosyal medya yasaklısı olduğum 3 gün boyunca bir köy evindeydim. Yani TV ve AVM gibi uğraşlar yoktu hayatımda.

İlk hissettiğim şey yoksunluk oldu. “Kim bilir neleri kaçırıyorum” düşüncesi bir ara kriz halini aldı. Ciddi anlamda kaçırdığım şeylerin acısını duymaya başladım. Herkes bayram sebebiyle, “geziyor, fotoğraf paylaşıyor, yeni ilişkiler yada kavgalar başlıyor, kim ne giyiniyor” ve ben kaçırıyorum. Akabinde çektiğim fotoğrafları paylaşamıyor olmak, ne yaptığımı yazamıyor olmak an’ı anlamsız kıldı. Bir ara “niye fotoğraf çekiyorum ki, neden buradayım, kimse bilmiyor burada olduğumu” diye bunalıma girdim. Sabah uyanınca yataktan kalkmak istemedim. Çünkü anlamı yoktu. Kimse kalktığımı, ne yediğimi, ne yaptığımı, ne düşündüğümü bilmeyecekse yataktan kalkmak anlamlı değildi.

İnanın abartmıyorum. Bu duyguların hepsini yaşadım. Günde 5 saati sosyal medyada geçen birisi için durum bu kadar vahim olabiliyor. Hatta bir ara Alpar(eşim) “yeter artık, al şu telefonu eline, çok suratsızsın ve mutsuzsun” bile dedi…

Tüm yaşadığım huzursuzluğa rağmen sosyal medya hesaplarıma bakmadım. İlk gün yaşadığım bu ruh hali yavaş yavaş geçmeye başladı. Hatta günler uzadı bir anda… Uzun uzun kitap okudum, Kuki ve Shela ile oynadım, yürüyüşe çıktım, uyudum ve gün bitmedi… Anladım ki sosyal medya beni eline geçirmiş ve ben zamanı hatta hayatı kaçırıyorum… Sosyal medyasız hayat çok keyifliydi…

Tabi 3 gün sonunda, tekrar sosyal medya hesaplarımı etkinleştirdim ve bağımlılık kaldığı yerden devam etti. Anladım ki tüm bağımlılıklar aynı… Sigara gibi… Bir tane içersen başlarsın derler ya… İşte bu sebeple sigarayı bırakalı 1 yılı geçti ve 1 tane bile içmiyorum…

Sosyal medya konusuna gelince… Kendimce ciddi bir karar aldım… İlk etapta günde sadece 3 saat ve devam eden 20 gün içinde günde sadece 1 saat olarak kendimi frenleyeceğim…

Sosyal medya çok önemli ve hayatın bir gerçeği ama hayatımı, zamanımı öldürmesine izin vermiycem… İstediğimde çok kararlı ve inatçı olabiliyorum… Bu konuda da yapabileceği biliyorum, çünkü denedim ve başardım…

Sosyal medya olmadan da sosyal olunabilir… Hatta çok daha sosyal olunabilir…

Sevgilerimle

Gonca Ergün

images..jpg

bottom of page