Sorunumuz bilmemek değil, harekete geçmemek…
Aslında hepimiz her şeyi çok iyi biliyoruz… Belki de sadece bildiğimizi sanıyoruz…
Konuşmak çok kolay, anne olmadan annelik üzerine, yokluk görmeden yoksulluk üzerine, başarı yaşamadan başarı üzerine, çalışmak nedir bilmeden tembellik üzerine, sadakat nedir bilmeden ihanet üzerine… Yaz yaz bitmek, işin aslı şu ki çok konuşuyoruz…
Ama bu yazımda anlatmak istediğim bilmediğimiz halde biliyormuş gibi konuşuyor olmamız değil, bildiklerimizi yapamamak diğer bir değişle harekete geçememek…
Çoğu zaman ne yapmamız, ne söylememiz, nasıl yaşamamız gerektiğini biliyoruz. Nerde durmalı, kiminle olmalı, ne zaman vazgeçmeli, ne zaman ısrarcı olmalı ve daha birçok şeyi biliyoruz… Ama harekete geçemiyoruz. İşte tam da bu yüzden mutlu olamıyoruz…
Liderlik üzerine, başarı üzerine, kişisel gelişim üzerine yazılmış tonlarca kitap var. Üstelik bu kitapların ciddi de bir okuyucu kitlesi var. Sorun şu ki, biz okuduklarımızı, bildiklerimizi hatta emin olduklarımızı dahi yaşayamıyoruz… Harekete geçemiyoruz…
Çünkü korkuyoruz, beğenilmemekten, başaramamaktan, reddedilmekten, kaybetmekten…
Korkuyoruz…
Gün geliyor korkularımız ve biz baş başa kalıyoruz, hayatımızın geçip gittiğini, zamanı, an’ı kaybettiğimizi göremiyoruz…
Şimdi harekete geçme zamanı… Bildiklerimizi ve çok daha fazlasını yaşayabilmek için harekete geçme zamanı…
Biliyorum, yazdıklarımın hepsini siz zaten biliyorsunuz. Hatta çok daha fazlasını söyleyebilir ve yazabilirsiniz… Ama harekete geçemezsiniz, ya da geçemezdiniz… Şimdi, tam da şimdi silkelenin, kalkın ve geçip giden an’ı, hayatı yakalayın…
Sevgilerimle,
Gonca Ergün