Anneanne, Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim

Bizden olmayanı, kendimiz gibi olmayanı anlamamak, kabul etmemek, karşı çıkmak, kötülemek tam da insanoğluna göre…
Peki, kaçımız bizden olmadığını düşündüğü insanları anlamaya çalışır. Kabul etmemiz, inanmamız gerekmez, anlamaya çalışanlım yeter…
İşte bu kitap “Anneanne, Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim” tam da böyle bir kitap…
Kürtleri, PKK yi, HDP yi ve çok daha fazlasını tanıma, anlama çabası…
Hangi anne-babaya, hangi dine, hangi dile, hangi renge, hangi toprağa doğacağımızı seçme şansımız yok, hiç olmadı…
Belki Türk, belki de Kürt doğabilirdiniz… Seçemezdiniz… Değiştiremezdiniz…
Ben yani Gonca, Türk’üm. Türk, Müslüman ve beyaz anne babanın kızıyım. Rengim dışındakileri değiştirme şansım var ama özgürlüğüm var mı tartışılır. Neyse konumuz bu değil…
Konumuz Tuğçe Tatari’ nin yazdığı kitap…
Kitap, Kürtleri, PKK yi, Kürtler ve PKK liler arasındaki bağlantıyı, HDP nin PKK olup olmadığını daha doğrusu kendinden olmayanı anlama çabası…
Peşinen Kürtlere ve PKK ye düşman olabilirsiniz. Yada onları dinler, okur, anlamaya çalışır, sonrasında karar verebilirsiniz. Yine de sevmeyin, yine de düşman olun ama önce anlamaya çalışın…
Kitabı okurken altını çizdiğim bazı cümleleri aşağıda ileteceğim. Kesinlikle bu kitabı okuyun, sonrasında zaten istemeseniz de bir şeyleri sorgulayacaksınız.
Okumak yetmez fanus içinde büyüyen çocuklara. Mutlaka dokunmaları, mutlaka solumaları gerekir.
Barış, kadının işidir.
Politikalardan ve dengelerden uzak durup meseleye vicdani, ahlaki ve insani bakış açısıyla bakmak gerekir.
Kürtlük hep eksikliktir, kıyafetinden konuşmana kadar eksik hissettirilirsin.
Kürt demek geleceği olmayan bir şey demekti.
Asıl gerilla savaşını aileye karşı verdim, devlet ne ki!
Sağ elin yaptığından sol e de soruludur.
Savaşı uzaktan seyredip de savaş için ahkam kesenler, o meydanın nasıl kızgın olduğunu buz gibi kalplerinde hissetmiyorlar.
Kendine ait olmamak, bir amaca odaklanarak kendin olmaktan çıkmak…
Bir halkın kimliğini yok sayacaksınız, kültürünü, dilini engelleyeceksiniz ve bu engellemelere karşı gelenlere büyük bedeller ödeteceksiniz.
Tuğçe Tatari, “Gerekirse kimse memnun kalmasın okuduklarından, ama ben doğruyu söyleyeyim” inancıyla yola çıkmış.
Kolay değil, nedenini anlamak için Kandil e gitmek, dağa çıkmak, gerillalarla sabahlamak… Kolay değil kendini başka birisinin yerine koyup düşünmek, anlamaya çalışmak. İşte tam da bu sebeple Tuğçe Tatari ye sonsuz teşekkürler.
Sevgilerimle,
Gonca Ergün