top of page

Ablam’a…


Benim için abla demek, sadece kardeş demek değil … Abla demek küçük anne demek, zaman zaman arkadaş demek, zaman zaman sırdaş demek ama en çok canından bir parça demek…

Ablamla aramda 4 yaş var. O henüz 4 yaşındayken, tam hayatı, ailesini, kendini anlamaya çalışırken dünyaya gelmiş, kendi cinsinden bir bebek ama oyuncak değil.

Onun gözünde nedir, nasıldır bilmem ama benim gözümde ablam bir mucize…

Ablam, aynı zamanda ailenin ilk çocuğu olduğu için tüm ilklere, tüm deneyimsizliklere, tüm yasaklara göğüs germiş durumda. Ben şanslıydım, çünkü ablam üzerinde denenmiş ve işe yaramamış tüm yöntemler bende denenmedi. Ben sadece işe yarayanlara maruz kaldım. Bu sebeple ablamın biraz da çilekeş olduğunu düşünüyorum.

Aynı anne babanın çocukları olsanız bile aynı karakterde, aynı görüşte, aynı ruhta olamıyorsunuz. Ablamla ben birçok konuda birbirimize benzemeyiz. Tipimiz bile benzemez ama bizi birbirimize bağlayan ve asla kopması mümkün olmayan bir bağ var.

Küçükken ablamı çok kıskandım, hatta bazen hala kıskanıyorum. O benden büyüktü ve benim sahip olmak isteyeceğim her şeye daha erken sahip oluyordu. Mesela; okula gitmek, ilk topuklu ayakkabı, ilk sutyen, ilk sevgili, ilk aşk, ilk aşk acısı, ilk evlilik, ilk annelik… Annelik dışında ben de hepsini yaşadım ama hep geriden, çünkü zaman herkes için aynı hızda akıyor… Burada kastettiğim kıskançlık; içinde kin, öfke, intikam barındırmıyor… Sadece özenti, eksik ve geç kalmışlık hissi…

Kardeş acısı nedir bilmem asla da bilmek istemem ama bundan yıllar önce ablam bana bu acıyı gösterdi, ama yaşatmadı. Ablam, bir gün evde banyo yaparken şofbenden sızan gazdan zehirlenmişti. Annemin durumu fark edip banyonun kapısını kırmasıyla birlikte, küvetin içinde çıplak, morarmış ve cansız ablamı görmek anlatılamaz bir duygu. Hemen araba, ambulans ve tüm imkanlarla hastaneye sevk edildi, ambulansta bir ara “ex” oldu dediler. Cansız bedeni doktorların müdahaleleriyle can buldu ve ben ablamı geri kazandım.

Ablam her anlamda güçlü bir kadın. Ben asla onun kadar güçlü değilim ve olamam. Hayatı boyunca hep kötü şeyler yaşamadı elbette ama sürekli iyi şeylerle karşılaştığını da söyleyemem.

İlk çocuk olmanın mağduriyet…

Üniversiteye gidecek imkanın olmamasının sonuçları…

Devam ettirilemeyen bir evlilik…

Hayal kırıklıkları içinde bir aşk…

İşinin bozulması…

Ama bir şey var ki ablamın mucizesi, kızı Nisan… Hayatı, ablam için anlamlı kılan, güçsüz olma seçeneğini akla getirtmeyen, kızacak bir oyuncak, dayanacak bir dağ…

Herkesin ablası değerli ama benim ki bende bambaşka… O benim sadece ablam değil, öleceğim güne kadar sırtımı yaslayacağım, yanında olduğunu bilerek ayakta kalabildiğim, sayesinde arkadaşsız-dostsuz kalmadığım; küçük annem…

Ablam, seni çok seviyorum. İyi ki varsın…

Sevgilerimle

Gonca Ergün


bottom of page