top of page

Kelepçe


Bu kitap benim için çok değerli… Çünkü çocukluğumdan beri, hayatımın bir dönemini hapiste geçireceğime dair garip bir inancım var. Suça ya da şiddete meyilli biri değilim, bu sebeple çevremdeki herkese bu hissim garip gelebiliyor ama içimden geleni değiştirmek başlı başına bir iş…

Hissettiğim garip duygu sebebiyle hapishanelerdeki ortamı, neler yaşandığını, filmlerdeki gibi olup olmadığını çok merak ederdim. Hatta bir dönem epey araştırdım hapishaneye nasıl girer ve ortam hakkında nasıl bilgi alabilirim diye.

Ben bu merak duygusuyla çırpınırken Canan Tan, Kelepçe adlı kitabı yazıverdi. Kitap benim tüm sorularıma hatta çok daha fazlasına cevap veriyor.

Kelepçe, çeşitli sebeplerle hapishaneye girmiş kadınların hikayelerini anlatıyor. Hapishane ortamını, hapishanede yaşama hallerini ve çok daha fazlasını…

Koğuş ağası diye bir şey var mı?

İsteyen istediği yatakta yatabiliyor mu?

Canının istediği yemeği pişirme şansları var mı?

Televizyon seyredebiliyorlar mı?

Ve çok daha fazlası…

Tabi bu kitabı hapishaneyi tasvir etmekten ibaret saymayın… Kitapta iç burkan, göz yaşartan, lanet ettiren hikayeler var…

Kelepçe ’de hikayesi olan kadınlar… Mimoza, Yeter, Aysel, Gonca, Sultan, Beyza, Nimet, İlknur, Fatma ya da Yeliz, Zeyno, Sevil, Esma, eksik büyüyen çocuklar, Kevser, Merve…

Her bir kadının ayrı hikayesi var… Hepsi birbirinden beter… Kadınların en çok işlediği suç %71 ile cinayetmiş. Ama şunu unutmamak lazım erkekler, töre, namus, vs. derken cinayet gerekçesi olarak kadınlar sadece kendilerini korumak için yada bıçak kemiğe dayandığı için öldürüyor. Hiçbir şey cinayeti haklı göstermeyebilir ama gerekçeleri doğru analiz etmek çok önemli.

Ülkenin halini, kadınların yaşadıklarını ve çok daha fazlası için mutlaka bu kitabı okumalısınız…

Sevgilerimle,

Gonca Ergün


bottom of page