top of page

Ekşi Elma Olmak


Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği sinema filmi Ekşi Elmalar'ı seyrettim dün akşam. Bu yazımda film hakkında yorumda bulunmak niyetinde değilim. Niyetim Ekşi Elmalar hakkında bir şeyler yazmak.

Filmi seyredenler yazdıklarımı daha anlamlı bulacaktır. Seyretmeyenler için kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

Bir elma bahçesi düşünün, tüm ağaçlar, kırmızı, kocaman, çok fazla adette ve tatlı elmalarla dolu. Aslında öncesinde yeşil ve ekşi olan elma ağaçları aşılama yöntemiyle bu hale geliyor. Aşılama yöntemi nedir çok fazla bilmiyorum, bildiğim kadarıyla tatlı ve meyvesi yenebilen bir ağaçtan bir dal alıp aşılamak istediğiniz ağaca bir şekilde temas ettiriyorsunuz ve aşılanmış oluyor.

Konumuz aşılanmış ve tatlı elmalar veren, güzel ve sevilen elma ağaçları değil. Konumuz defalarca aşılanmasına rağmen, fazladan emek harcanmasına rağmen aynı bahçede olan diğer ağaçlar gibi aşıyı kabul etmeyen, yeşil, ekşi ve kekremsi kalan ağaçlar, elmalar. Terbiye olmayan, eğitilemeyen, yola sokulamayan ağaçlar, yontamadığımız, değiştiremediğiniz, benzetemediğiniz ağaçlar…

Ve tabi aynı ekşi elmalar gibi olan ekşi insanlar…

Herkesi aynı kalıba, doğru bildiğimiz, iyi bildiğimiz, tadına doyamadığımız insanlara benzetme çabamız hiç bitmiyor. İstiyoruz ki çocuklarımız, eşimiz, ailemiz, çalışanlarımız, arkadaşlarımız, komşularımız, üyelerimiz, etrafımızdaki herkes bizim istediğimiz, herkesin kabul edip sevebileceği gibi olsun.

Peki olmayanı ne yapıyoruz. Olamayanı ne yapıyoruz. Eğer bu bir ağaçsa kesip atıyoruz. Eğer bu bir insansa ya hayatımızdan çıkarıyoruz ya da artık onu sevmez ve onunla zaman geçirmez oluyoruz.

Bu mu doğru olan? Herkesi bizim gibi düşünmek, bizim gibi inanmak, bizim istediğimiz hale getirmek ne kadar doğru? Bu durumda nasıl değişiriz? Nasıl gelişiriz? Nasıl yaşarız? Nasıl yaşatırız?

Senin gibi düşünmeyen çalışanını işten çıkart.

Senin inandığın dine inanmayanı günahkar ilan et.

Senin oy verdiğin partiye oy vermeyeni kabul etme.

Senin istediğini yapmayan çocuğunu cezalandır.

Senin istediğin kalıba girmeyen eşini boşa.

Senin istediğin gibi olmayan her şeyi, herkesi, her düşünceyi, her eylemi yok say, yok et…

Nereye kadar… Birileri bizim gibi düşünmeyip bizi yok edene kadar…

Tahammüllü olmayı öğrenelim ve kendimize tahammül ettirecek hale getirmeyelim…

Gonca Ergün


bottom of page